Uhud’da sahabeler niçin muhalefet etti?
Soru DetayıPeygamberlerin rüyası vahiy olduğu halde Uhud’da sahabeler niçin muhalefet etti?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, Allah’ın ve Elçisinin bildirdikleri farz, vacip, sünnet hatta mübah da olabilir. Örneğin, “(Cuma) Namazını kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın.” (Cuma, 10) mealindeki ayet, farz bir emir değildir.
Cuma namazı kılınıp bitti mi, o vakit yer yüzüne dağılınız, yani namaz kılındıktan sonra izinlisiniz, gidebilirsiniz, artık arzu ettiğiniz yere dağılınız ve Allah’ın fazlından talepte bulununuz ki bu gerçek çalışma ve ticaret gerek ilim, gerek ziyaret, gerek ibadet ve gerek istirahat olabilir.
Buna göre, Peygamber Efendimizin gördüğü rüya, uyulması gereken bir emir olsaydı, zaten meşverete açılmazdı.
Demek ki, Efendimiz gördüğü rüyayı anlatmış ama buna uymanız gerekir dememiş, aksine düşmana nasıl karşılık verileceği hususunda ashabıyla istişare etmiştir.
Hz. Peygamber (asm) efendimizin Uhud Savaşı ile ilgili görüşü Medine’de kalarak savunma savaşı yapmaktı. Çünkü kısa bir süre önce bir rüya görmüş, bu rüyasında kılıcında bir gedik açılıp, yanında bir sığır boğazlandığını, elini zırhının içine koyarak muhafaza ettiğini görmüştü. Hz. Peygamber (asm), rüyasındaki kılıç gediğini ehli beytinden birinin şehit olmasıyla, sığır boğazlanmasını ashabından bir kısmının şehadetiyle, zırhı da Medine ile tabir etmişti. (1)
Ayrıca Hz. Ebubekir ve Saad bin Muaz gibi sahabilerden önde gelen isimler de Peygamberimizin (asm) görüşünü destekliyor ve şehirde kalıp savunma savaşı yapmak istiyorlardı. (2)
Bedir Savaşı’na katılamamış Müslümanlardan bir kısmı ise meydan savaşı yapmak, cihad faziletine nail olmak ve şehadete etmek istiyorlardı.
Hz. Hamza ve sahabilerin çoğunluğu da meydan savaşı yapma konusunda görüş beyan edince, Peygamber (asm) efendimiz savaş hazırlığı yapmak üzere evine gitmiş, zırh ve miğferini giyerek evinden çıkmıştı. (3)
Bu sırada Peygamberimizin görüşüne uymayan fikri doğru bulmayanlar “Ya Resulallah! Eğer siz Medine’de kalarak savunma savaşı yapılmasını daha uygun gördüyseniz öyle yapın” deyince Peygamber (asm): “Bir Peygamber zırhını giyip kuşandıktan sonra savaşmadan geri çıkarmaz” (4) buyurdu.
Açıkça anlaşılıyor ki, fikirleri kendi fikrine aykırı da olsa Peygamberimiz (asm), ashabını kınamıyor ve onları istişareye alıştırıyordu. Vahiy ile uyulması belirlenmemiş her meseleyi onlarla konuşup, istişarede bulunarak aynı zamanda onlara yönetimin ilkelerini de göstermiş oluyordu.
Kaynak:
1) İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 3/67; Zebidî, Zeynü’d-Dîn Ahmed b. Ahmed b. Abdi’l-Latîf, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, (trc. Kamil Miras), Ankara: D.İ.B Yayınları, 1972, 10/187.
2) İbn Sad, Tabakat, 2/38; Zebidî, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, 10/187.
3) İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 3/67; İbn Sad, 2/38.
4) İbn Sad, 2/38.
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet
Yorum gönder