Nasıl biat edilir?
Soru Detayı– Tarihte bazı biat etme hikâyeleri duyuyoruz. Peygamber Efendimiz (asm) zamanında biat olayı nasıl olurmuş?
– Bu konuda hadis var mı?
Değerli kardeşimiz,
Hz. Cerir ibni Abdullah (ra) Peygamber Efendimize (asm) biat etmesini kısaca şöyle anlatıyor:
« بَايَعْتُ رَسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عَلى : إِقَامِ الصَّلاَةِ ، وإِيتَاءِ الزَّكَاةِ ، وَالنُّصْحِ لِكلِّ مُسْلِمٍ »
“Resûlullah (asm)’e namazı tam olarak kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, her Müslümana nasihat etmek üzere biat ettim.” (Buhârî, İmân 42, Mevâkît 3, Zekât 2; Müslim, İmân 97-98.)
Biat (Bey’at), bir yöneticinin siyasî otoritesini kabul ettiğini, onun elini tutarak bildirmek demektir. Erkek sahabîler sanki alışveriş yapıyormuş gibi Hz. Peygamber (asm)’in mübarek elini tutarak ona biat etmişlerdir.
Bu hadis-i şerifte, İslâm’da farz kılınan ibadetlerden sadece namaz ve zekât biat esnasında söz konusu edilmiştir. Bunun sebebi, bedenî ibadetlerin en önemlisinin namaz, mali ibadetlerin en önemlisinin zekât olmasıdır. Bu ikisi, bedenî ve mali ibadetlerin esasıdır.
Ayrıca namaz ve zekât, kelime-i şehadetten sonra, başta gelen iki temeldir. Oruç da namaz gibi bir bedenî ibadet olup, sadece senede bir ay olmak üzere Ramazan’da farzdır. Namazın günde beş vakit farz oluşu, onun önemini artırmaktadır. Burada zikredilmeyen hac ibadeti ise, hem mali hem bedenî ibadet sayılır. Hac, insana ömrü boyunca bir defa farzdır. Zekât ise, her sene maldan verilmesi gereken miktar olup, her yıl tekrar eden bir farzdır. Bu sebeple, bir mali ibadet olarak zekât, hacdan daha önceliklidir.
Hz. Cerîr (ra), açıklamaya çalıştığımız rivayetiyle, Resûlullah (asm)’a yapılan biatlarda da zekâtın yer aldığını belgelemiş olmaktadır. Bu da zekâtın yönetilen ve yönetici veya devlet-vatandaş ilişkilerindeki önemini göstermektedir. Netice itibariyle zekâtın fert ve millet hayatında son derece canlı ve esaslı bir yeri ve rolü olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bediüzzaman Hazretleri de namaz ve zekâtın önemini şöyle ifade etmektedir:
“Namaz عِمَادُ الدِّينِ yani dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, zekât da İslâm’ın kantarası, yani köprüsüdür. Demek birisi dini, diğeri asayişi muhafaza eden ilahi iki esastırlar. Bunun için birbiriyle bağlanmışlardır.” (bk. İşaratü’l-İ’caz, Bakara Suresi 3. Ayet Tefsiri.)
Ancak bazı sahabîlerin Hz. Peygamber (asm)’e, dinî ve sosyal bazı konularla ilgili olarak söz verdikleri yani biat ettikleri de olmuştur. Hatta Rıdvan bey’ati (Bey’atür-rıdvân) gibi savaş ve ölüm üzerine biat ettikleri de vâkidir. Peygamber Efendimiz (asm), çoğu kere “söz dinlemek ve itaat etmek üzere” biat almış ve bunu da “Gücüm ölçüsünde yapacağım” diye kayda bağlamıştır. Çünkü dinimizde güç yetirilemiyecek teklif (teklîf-i mâlâ yutak) yoktur. Nitekim “Allah hiç kimseye güç yetiremeyeceği şeyi teklif etmez.”(bk. Bakara, 2/286). Böyle olunca Hz. Peygamber’in “gücüm yettiğince” kaydıyla itaat edeceklerine dair ashabından biât alması, aynı zamanda İslâm’ın bu temel ilkesinin uygulaması anlamına gelmektedir.
Özetle;
– İbadetler Müslümanın hayatında önemli bir yer tutar. Devlet başkanı, biat esnasında ibadet etme şartını arayabilir, hatta öne geçirebilir.
– Namaz gibi zekât da Hz. Peygamber (asm)’e yerine getirilme sözü verilen (biat) çok önemli bir ibadetti.
– Zekât devlet-millet ilişkisinde büyük bir önemi haizdir.
– Ashâb-ı kirâm önemli gördükleri konular üzerinde Hz. Peygamber’e söz verir, biat eder, güçleri ölçüsünde olmak kaydıyla kendileri için bağlayıcı taahhütlerde bulunurlardı.
– Nasihat, dinin önemli emirlerinden biridir. Peygamberimiz (asm) sahabeden biat alırken nasihatkâr olma, yani Müslümanlara karşı samimi, gönülden ve hayırlı davranma şartını da aramıştır. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 184, 1216)
İlave bilgi için tıklayınız:
– Din nasihattir sözü hadis midir?
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet
Yorum gönder